Sam ismindeki otistik bir gencin tam manasıyla yetişkinliğe adım atmaya hazırlandığı 18’li yaşlarında ailesiyle olan tüm ilişkilerini içeriyor. Bir nevi kara mizah dizisi olarak nitelendirilebilecek hikâyesiyle, olayların işleyiş biçiminin karmaşıklığını bize enfes bir gözden sunmaya hazırlanıyor.
Bir çocuk için ailenin nelerden fedakarlık yapabileceğini, aynı zamanda ergenlik sürecinin ardından bu tip özel çocukların ne gibi bir hayat mücadelesinin içerisinde olacağını mizahi bir dille bizlerle paylaşacak.
Hikayenin devamını oku
Popüler yorumlar (2)
seviyorum bu tip dizileri. aşina olunmayan hayatlara bakışımı değiştiriyor. çokları oyunculuklara ya da karakterlere takılı kalıp negatif düşünce belirtebilir. ama satır aralarını okuyup gerekli mesajları aldığımızda karanlık bi yer daha aydınlanıyormuş gibi oluyor. en azından bende
Tamam, şunu netleştirelim: bu otizmi olan bir çocuk hakkında bir dizi değil. Bu otizmi olan bir çocuk ve çevresinin bununla nasıl baş ettiği ve edemediğiyle ilgili bir dizi. Ve en önemlisi; bu çok NORMAL bir dizi. Şöyle ki:
Herkesin hayatına tek tek dokunmuş ve yavaşça ortaya yatırıp geliştirmişler. Annenin, babanın kendi bakış açısından otistik bir çocuğu yetiştirmenin zorluğu; bazen kabul edememe.
Öte yandan otizmli bir kardeşe sahip olmanın getirdiği sorumluluk hissiyatının ağırlığı olmasına rağmen hala normal kardeşlik ilişkilerine devam etmeleri. Özellikle bu kısım beni çok etkiledi çünkü kardeşi farklı olmasına rağmen Casey(kız kardeş) ona gerçek normal bir kardeş gibi davranıyor. Aradaki kardeşlik ilişkisinin bu duruma rağmen bu kadar normal gelişmesi beni aslında ne kadar doğru ve mantıklı olmasıyla şaşırttı.
Dizi bir denge içerisinde. Ne çok ağır krizler görüyoruz ne de çok ağır dışlamalar. Gerçekte de bu durumun böyle olup olmadığını düşündürmüyor değil açıkçası.
Az biraz teknik konuşalım: Konu; toplumsal ve artık parmak basılması gereken bir konuydu. Yerinde ve farklılığıyla özel ve güzel olmuş. Netflix’in mottosuna gayet uygun bir dizi diyebilirim.
Renkler; çok fazla filtre ile göz bozma yok, yeşil gibi öyle çok çok da görmediğimiz güzel bir girişe ve soft bir ilerleyişe sahip. Yine de renklerle ilgili çok özel bir şey ÖF KANKA HARİKA veya O NEDİR YA GÖZLERİM KANADI şeklinde yorum yapılamaz çünkü renkler de oldukça “Normal”.
Oyunculuk HARİKA veya OHA ÇOK KÖTÜ kesinlikle değil. Yine dizinin kendisi gibi oldukça dengeli denilebilir. Son 2 bölümü henüz izlemedim dolayısıyla varsa bir kopma anı henüz bilmiyorum. Buna dayanarak diyebilirim ki; henüz oyunculuklarını çok iyi gösterebilecekleri bir alan olmadı. O yüzden şimdilik sadece normal denilebilir.
Beni asıl asıl etkileyen şeye gelmek istiyorum. Başta dediğim gibi olay sadece o çocukta değil etrafındaki kişilerle de ilgili. En yakın arkadaştan tutun da terapistinin hayatına kadar. Kimse kimseden rol çalmıyor, başrol bile. Tüm rol ve hikâye zamanlama dağılımı eşit ölçüde yapılmış.
Burada herkesin kendi hikayesi var ve kendi hikayeleri sadece otizmle bağlantılarından meydana gelmiyor(örn terapist). Bakın bu çok önemli bir şey; otizm sürekli üzerine düşülünmesi gereken bir şey gibi değil, normal olabilecek bir şey algısıyla otizmli bireyleri topluma normal ölçülerle yedirip karıştırıyor.
Belki de dizideki bu denge ve normalliğin ağır basmasının nedeni de budur. Zaten anlatmak istedikleri bu olabilir, “Onlar da en az sizin kadar normal ve illa özel yerine konulmayıp toplumda bir farklılaşmaya gidilmesi yerine onlara da yer açılmalı.”.
Bunlar çok güzel ve başarılı yapımlar. Özel ve ince ince düşünülmüş. Netflix… Yine beni kazandın kanka. BRAVO LAN
- Yorumlar yükleniyor. Lütfen bekleyiniz...